Skip to content Skip to footer

Toplumsal Cinsiyet Nedir?

Genellikle doğumda atanan cinsiyet* ile uyumlu olduğu varsayılarak, kadınlık ve erkeklik ile ilişkilendirilen toplumsal ve kültürel cinsiyet normlarını ifade etmek için kullanılır.

Kişiler toplumsal cinsiyet normlarını aile, okul, iş yeri, medya gibi sosyal ortamlardaki etkileşim süreci içinde öğrenir ve içselleştirirler. Yani toplumsal cinsiyete dayanan roller değişmez, sabit ve sorgulanamaz değildir. Toplumsal cinsiyet kavramı; cinsiyet kimliği, cinsel yönelim ve cinsiyet ifadesi gibi kavramları da içerisinde barındırır. Cinsel kimlik kompleks, akışkan ve kişiye özeldir. Bu nedenle tıpkı ikili cinsiyet sistemi gibi, kadın ve erkek arasında kurulmuş eşitsiz ve hiyerarşik ilişkinin kendisi de yapaydır; sorgulanabilir, değiştirilebilir, dönüştürülebilirdir. Toplumsal cinsiyete dayalı kalıplar ve roller keskinleştiğinde ve sabitlendiğinde, bu kalıplara sığmayan kişilere yönelik önyargılar, baskı ve şiddet de artar.

İkili Cinsiyet Sistemi

Sadece iki cinsiyetin varlığı iddiasıyla, toplumsal sistemler ve kültürel inanışlar aracılığıyla insanların kadınlar-erkekler olarak iki farklı kategoriye ayrılması ve kişilere bu cinsiyetlere göre roller atanmasıdır.

İkili cinsiyet sistemi, kadınlık-erkeklik rolleri ile kadın-erkek kimliklerinin kesişmesinin ve karışmasının karşısında durur. Cinsiyete dayalı kalıp yargıları güçlendirir, eşitsiz güç ilişkileri ve yapılar oluşturur. Kendini trans, interseks veya non-binary (ikili olmayan kimlikler) olarak tanımlayan kişiler ve heteroseksüel olmayan cinsel yönelimleri değersizleştirerek kişileri ayrımcılık ve şiddete maruz bırakır.

Cinsiyet Bileşenleri

 *Atanmış Cinsiyet: Dış genital özelliklerden yola çıkılarak gebelik ya da doğum sonrasında bebeğe atanan cinsiyet etiketi. Kimi ülkelerde/kültürlerde genişlemekle birlikte, çoğunlukla ikili cinsiyet, kız ve oğlan / kadın ve erkek ile sınırlıdır. Sıklıkla “biyolojik cinsiyet” ya da “bedensel cinsiyet” ifadeleri kullanılsa da, kişinin cinsiyet kimliği beyanı olmaksızın, cinsiyet kimliği ve atanmış cinsiyeti uyumuna bakılmaksızın hem sağlık otoriteleri  hem de başkalarınca atandığı için “atanmış cinsiyet” kavramını kullanmak daha doğrudur. Kavramlar Sözlüğü’nü buradan inceleyebilirsiniz.

İnterseks: İnterseksler “farklı” tanımlanan dış cinsiyet organlarına, iç üreme organlarına ve/veya iç salgı bezlerine sahiptirler. Tek tip “interseks beden” yoktur, toplum tarafından “anormal” farz edilmenin dışında ortak çok fazla bir şeyi olmayan çok çeşitli durumları kapsar. İnterseks kişilerin ortak özellikleri biyolojileri değil tıbbileştirilme deneyimleridir. Yani, birden fazla genetik durum interseks şemsiyesi altında toplanılabilir, interseks denildiği zaman tek bir genetik durumdan söz edilemez.[1]

İnterseks her interseks birey için bir kimlik kategorisi olmayabilir. Bazı interseks kişiler kendi kimliklerinin bir parçası şeklinde “interseks” kelimesini cinsel kimlik olarak kullanırken, bazıları da bunu bir tıbbi durum veya kendine özgü fiziksel durum olarak görmektedir. Bazı interseks bireyler kendilerini sıradan kadınlar ve erkekler olarak tanımlar ve yaşar. Gey, lezbiyen, biseksüel veya heteroseksüel yönelimli olabilirler ya da ikili cinsiyet sistemini reddederek kendilerini mevcut cinsel yönelim tanımlarına sokmayabilirler. Antroseksüel (insansevici) ya da panseksüel (tüm cinsel kimliklere cinsel arzu duyabilen) bazı intersekslerin cinsel yönelimlerini açıklamak için daha faydalı olabilir, örneğin romantik birliktelik yaşayan ve cinsel kimliklerini de interseks olarak tanımlayan iki interseksin yönelimini bu tanımlara sokabiliriz.

Cinsiyet Kimliği: Bir kişinin kendisini ait hissettiği, özdeşim kurduğu; atanmış cinsiyetiyle aynı veya ondan farklı; bedensel özellikler, dış görünüş ve cinsiyet ifadesinden bağımsız olarak beyan ettiği cinsiyet. Örn; kadın, erkek, trans, genderqueer*

Trans: Cinsel kimlik, kişinin kendisini cinsel bir varlık olarak nasıl gördüğü; toplumsal cinsiyet ifadesi, cinsiyet rolleri, cinsel yönelim ve cinsiyet algılarına dair kendisini nasıl ifade ettiği ile ilgilidir. Translık, kişinin cinsel kimliği ile doğumda atanan cinsiyetinin örtüşmemesi durumudur. Örneğin doğumunda ona atanan cinsiyet kadın olan birinin kendisini erkek, ya da atanmış cinsiyeti erkek olan birinin kendisini kadın olarak tanımlamasıdır. Trans kimliği; hem beden uyumlama süreci yaşayan ya da bu geçişi tercih etmeyen tüm transeksüelleri hem de toplumun “erkeklik” ve “kadınlık” tanımlarına, beklentilerine, kurallarına uymayan ve kendilerini transgender kavramı içinde rahat hissedenleri tanımlayan bir kelimedir.[2]

Non-binary (İkilik Dışı): Cinsiyet kimliği “kadın” veya “erkek” ile rahat bir şekilde uyuşmayan kişileri belirten şemsiye bir kavramdır. İkili olmayan kimlikler çeşitlidir. Bazı kişiler ikili kimliklerin bazı yönleriyle özdeşleşirken, diğerleri bu yönleri tamamen reddeder. Bir kişinin ikilik dışı cinsiyet kimliği; bedensel özelliklerden, dış görünüş ve toplumsal cinsiyet ifadesinden bağımsızdır. Bazı non-binary kişiler kendilerine doğumda atanan cinsiyetlerinin bedensel özelliklerini ve toplumsal cinsiyet ifadelerini korurken, diğerleri bedenlerini cinsel kimlik ifadelerine göre uyumlayabilirler. Diğer bir deyişle, non-binary kişiler trans ya da na-trans olarak farklılık gösterebilirler. 

Na-trans: Trans olmayan kişiler için kullanılan kelimedir. Önceleri bu kişileri ifade etmek için biyolojik-kadın, biyolojik-erkek gibi ifadeler kullanılıyordu. Ancak bu ifadeler cinsiyet kimliğini biyoloji odaklı tanımladıklarından, daha kapsayıcı ve biyolojik cinsiyeti merkeze almayan na-trans ifadesinin kullanımı tercih edilmektedir.

Cinsel Yönelim: Kişinin davranış ve/veya duygu düzeyinde hangi cinsiyete yöneldiğini ifade eden kavram. Cinsel yönelim örnekleri; heteroseksüel, biseksüel, homoseksüel (eşcinsel) vb.

Heteroseksüel: Kendi cinsiyetinden olmayan kişilere duygusal/cinsel ilgili duyan kişiler için kullanılan kavramdır.

Biseksüel: Birden fazla cinsiyete duygusal/cinsel ilgi duyan kişiler için kullanılan kavramdır.

Eşcinsel (Homoseksüel): Aynı cinsiyetten olan kişilere duygusal/cinsel ilgili duyan kişiler için kullanılan kavramdır.

Lezbiyen: Kendini kadın olarak tanımlayan ve kadınlara karşı romantik ve/ya cinsel yönelimi olan kişileri tanımlar. Bazı non-binary kişiler de kendilerini bu kavramla tanımlayabilir.

Gey: Kendini erkek olarak tanımlayan ve erkeklere karşı romantik ve/ya cinsel yönelimi olan kişileri tanımlar. İngilizce literatürde lezbiyen ve gey yönelimleri içeren kapsayıcı bir terim olarak kullanılabilir. Bazı non-binary kişiler de kendilerini bu kavramla tanımlayabilir.

LGBTİ+: LGBTİ+ Lezbiyen, Gey, Biseksüel, Trans ve İnterseks ifadelerinin baş harflerinden oluşan kısaltma. Cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği üzerine hak temelli mücadele yürütenlerin eşcinsel, trans ve interseksler için kullandığı kısaltmadır. Hak-temelli perspektifte, bireylerin bu tanımlar dışında da cinsiyet kimliği ve yönelim beyanları olabildiğinden, kısaltmanın sonunda “ve daha fazlası” anlamında kullanılan ‘+’ işareti bulunmaktadır.

Heteroseksizm: Heteroseksüelliğin yegane cinsel yönelim olduğunu ileri süren, diğer cinsel yönelimleri yok sayan, baskılayan ya da aşağılayan ideolojidir. “Erkek” olmayanlara yönelik bir ayrımcılık biçimi olan seksizmin (cinsiyetçilik), heteroseksüel olmayanlara yönelik ayrımcılıkla birleşmesidir. Heteroseksizm, heteroseksüelliği bir zorunluluk olarak görme ve biricik varoluş biçimi olarak dayatma halidir.[3]

Toplumsal Cinsiyet İfadesi: Kişinin kendisini ifade etmek üzere seçtiği, süregiden şekilde olmayan (yani değişebilen) giyim, görünüş (saç, takı, aksesuar, makyaj vb.), davranış (yürüme, poz-duruş vb.) özellikleridir. Bu özellikler toplumsal cinsiyetin o kültür ve dönemdeki algısına göre feminen, maskülen, androjen olarak tanımlanabilir. Örn. Fransa kralı 14. Louis’nin toplumsal cinsiyet ifadesi kendi döneminde maskülen olarak algılanırken, 2000li yıllarda feminen olarak algılanabilir.

Cinselleştirilmiş Şiddet

Cinselleştirilmiş şiddet; cinselliğin araç olarak kullanıldığı ve/veya kişinin cinsiyetini, cinsel kimliğini, cinsel yönelimini, toplumsal cinsiyetini veya toplumsal cinsiyet ifadesini hedef alan, onayın var olmadığı, istenmeyen, gerçekleşmiş, teşebbüs edilmiş, tehdit boyutunda kalmış söylem ya da davranışlardır.

Cinselleştirilmiş şiddet cinsel şiddetin tüm görünmeyen biçimlerini ifade eder. Dünyanın pek çok ülkesinde hak temelli aktivist ve uzmanlar, cinsel şiddet kavramının, bu şiddetin sadece “cinsel eylemler” yoluyla gerçekleşmediği ve hayatlarımızı kuşatarak cinselliğimizi hedef alan şiddet biçimlerini açıklamada yetersiz kaldığı gerekçesi ile “cinselleştirilmiş şiddet” kavramını kullanıyor.

Bu kavram cinsel şiddetin cinsellikle değil, güç ilişkileri, eşitsiz koşullar ve cinsiyetçi- türcü-homofobik-transfobik-bifobik ayrımcılıklarla da ilgili olduğu mesajını içerir. Yani, cinselleştirilmiş şiddetin kadınların, çocukların,  LGBTİ+’ların, gençlerin, hayvanların bedenlerini ve cinselliğini kontrol etme, denetleme, aşağılama, cezalandırma gibi amaçlarla uygulandığına işaret eder.

Toplumsal Cinsiyet Temelli Şiddet

İkili cinsiyet sistemi içerisinde toplumsal cinsiyet kurallarına (norm) dayalı eşitsizliğin neden olduğu; atanmış̧ cinsiyeti kadın olan, kendini erkek olarak tanımlamayan veya toplumsal olarak kadınlara atfedilen özellikleri taşıyan, toplumsal cinsiyet normlarına uymayan bireylerin maruz bırakıldığı şiddet biçimidir.

Toplumsal Cinsiyet Temelli Şiddet – Temel hak ve özgürlükleri kısıtlayan, ortadan kaldıran veya bunu amaçlayan, tehdit ve zorlama içeren her türlü doğrudan ve dolaylı eylemi içerir.

Toplumsal Cinsiyet Temelli Şiddet’i Tanımlayan Sözleşmeler

CEDAW Tanımı: (Kadına Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi) Kadınların medeni durumlarına bakılmaksızın ve kadın-erkek eşitliğine dayalı olarak politik, ekonomik, sosyal, kültürel, medeni veya diğer alanlardaki insan hakları ve temel özgürlüklerinin tanınmasını, kullanılmasını ve bunlardan yararlanılmasını engelleyen, ortadan kaldıran veya bunu amaçlayan ve cinsiyete bağlı olarak yapılan herhangi bir ayrım, mahrumiyet veya kısıtlamadır.

İstanbul Sözleşmesi Tanımı: (Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi -2011) “Toplumsal cinsiyete dayalı şiddet”, kadına kadın olmasından dolayı uygulanan ve kadınları orantısız biçimde etkileyen şiddet (m. 3/d); anlamına gelir. Başka bir deyişle, toplumsal cinsiyet temelli şiddet, kadına yönelik olup, kadın ile erkek arasında olduğu varsayılan farklılıklar temelindeki eşitsiz güç ilişkilerinin hem nedeni hem de sonucu olarak ortaya çıkan ve kadının gerek özel, gerekse kamusal alanda ast konumuna yol açan herhangi bir zarardır.[4]  Madde 3/ a. “Kadınlara yönelik şiddet” bir insan hakları ihlali ve kadınlara yönelik ayrımclığın bir biçimi olarak anlaşılmaktadır ve ister kamusal isterse özel alanda meydana gelsin, kadınlara fiziksel, cinsel, psikolojik veya ekonomik acı veya ıstırap veren veya verebilecek olan cinsiyete dayanan bir eylem veya bu tür eylemlerle tehdit etme, zorlama veya özgürlükten yoksun bırakma şeklinde tanımlamaktadır.

Kaynaklar

[1] https://intersexualshalala.wordpress.com/interseks-sss-sik-sorulan-sorular/

[2] http://vol-trans.blogspot.com.tr/p/voltrans-trans-erkek-inisiyatifi-kimdir.html

[3] Daha fazlası için bkz. http://www.kaosgldernegi.org/belge.php?id=sozluk

[4] http://www.ankarabarosu.org.tr/siteler/ankarabarosu/tekmakale/2015-4/7.pdf

Fotoğraflar

Hale Güzin Kızılaslan csgorselarsiv.org

Şehlem Kaçar csgorselarsiv.org

Dilek Sarıgül csgorselarsiv.org

info@cinselsiddetlemucadele.org – +90 542 585 39 90