Cinsel Şiddetle Mücadele Derneği olarak cinsel şiddeti ortaya çıkaran ve besleyen toplumsal algının, normların, davranışların ve pratiklerin değişmesine yönelik farkındalık artırıcı çalışmalar yürütüyoruz. Yaptığımız çalışmalarla sessizliğin, utancın, mağduru suçlayan yaklaşımın önüne geçmeye ve cinsel şiddetle ilgili yanlış inanışları (mitleri) değiştirmeye yönelik; tüm bireyleri kapsayan, hak temelli ve güçlendirici bir algının oluşmasına katkı sunmayı hedefliyoruz.
Öyle Değil Böyle kampanyasında mitlere karşılık gerçeklerin yaygınlaşması için kamuoyunda tanınan, bu konuda söz üreten, cinsiyet eşitlikçi bakış açısı olan ve hak ihlallerine tepki gösteren isimlerle çalışmayı tercih ettik. Çağrımıza kulak veren, mücadelemizi büyüten, toplumsal dönüşümün bir parçası olmada aktif rol alan Ayça Damgacı, Berrak Tüzünataç, Ceren Moray, Esra Dermancıoğlu, Hasibe Eren, Laçin Ceylan, Seyhan Arman ve Tülin Özen ile “Öyle Değil Böyle” diyerek cinsel şiddete karşı bir farkındalık kampanyası başlattık.
Kampanya görsellerinde yer alan mesajları, mit ve gerçek olmak üzere iki kategoride verdik. Mesajları kolektif olarak ürettik. Katılımcılarla paylaştık, üzerinde tartıştık. Mitler için ana akımda yer alan haber başlıklarını taradık, kullanılan yaygın medya dilini temel alarak, herkesin ilk okuduğunda ne söylemek istediğimizi anlamasını hedefledik. Bu mitlere karşılık gerçekte olan ve olması gerekenleri yazdık. “Koskoca profesör yapmış olamaz, hayatta inanmam” yaygın söylemine karşılık gerçekte olanı yazdık: Herkes cinsel şiddetin faili olabilir. Kişinin statüsü, sosyo ekonomik durumu, akademik kariyeri, medeni durumu, cinsiyeti cinsel şiddetin uygulayıcısı olmadığı anlamına gelmez. Böylece tüm toplumu ilgilendiren bu sorunu, medyada yaygın olarak kullanılan hatalı dile dikkat çekerek konuşulur kılmak istedik.
Hazırlık sürecinde kampanyaya katılan isimlerde iletişim halinde kaldık. Önerilerini aldık, kampanyanın hedefine ulaşabilmesi için birlikte yapabileceklerimizi planladık. İstanbul’da yerel yönetimlerle iş birlikleri yaptık. Görsellerin billboardlarda yer almasını sağladık. İletişim stratejimizi görsellerin toplumun her kesimine ulaşabilmesi hedefiyle oluşturduk.
Her ne kadar kampanya görsellerinde temsili olarak yer alamasa da, cinsel şiddete erkeklerin ve cinsiyetinden bağımsız herkesin maruz bırakılabileceğinin altını çizmek istiyoruz.
Türkiye’de erkeklerin cinsel şiddete maruz bırakılmadığı, bırakılsalar bile bundan mağdur olmadıkları gibi yanlış bir inanış/varsayım var. Elbette bizler de erkek sanatçıları/ünlüleri kampanyamıza katılmaya davet ettik, en az altı kişiyle bire bir konuştuk fakat ne yazık ki iletişim kurduğumuz erkekler programlarını ayarlayamadılar. Bunların içinde katılım için çaba gösterenler de oldu tabii ki. Cinsel şiddet konusunda etiketleme bu kadar yüksekken, mağduriyeti meşru varsayılan kadınların bile bu konuyla ilişkili kampanyalara katılmaktan çekinmesi bir veridir, erkeklerin katılmaması veya katılamaması önemli bir veridir. Cinsel şiddetten hayatta kalan gerçek kişilerin ne tip damgalamalara veya yargılamalara maruz bırakıldığını, haklarından faydalanmakta, desteğe erişmekte ne kadar zorlanabileceklerini tahmin edebiliriz bu verilerle.
Bu kampanya ile Türkiye’de cinsel şiddetin azalması için toplumun her kesimini özellikle medya mensuplarını çözümün bir parçası olmaya çağırıyoruz. Cinsel Şiddetle Mücadele Derneği olarak cinsel şiddetin, onu besleyen toplumsal algının ve medya dilinin dönüşmesiyle önlenebileceğini biliyoruz.
—-
Temel kavramlar, sorunlar ve çözüm önerileri
Cinsel şiddet nedir?
Cinsel Şiddet; onay almaksızın, onay inşa ederek veya onay almanın söz konusu olamayacağı durumlarda kişinin/kişilerin uyguladığı, cinselliğe yönelik teşebbüs ve tehdit içeren her türlü eylem, davranış ve müdahaleyi tanımlar.
Cinsel şiddet türleri nelerdir?
Cinsel şiddetin bilindiğinin aksine taciz, tecavüz ya da cinsel istismar dışında oldukça fazla türü vardır. Bu türler bireye yönelik olabildiği gibi bir gruba-kitlelere yönelik de olabilir. Bireylere yönelik cinsel şiddet türlerine örnek olarak cinsellik içeren ve istenmeyen tüm sözel ya da fiziksel davranışları ifade eden özel ya da kamusal alanda da gerçekleşebilen taciz, çocuk, gençlere yönelik cinsel istismar, birinci derece kan bağı olanların uyguladıkları cinsel istismar veya cinsel şiddet, partnerlik ilişkisi içinde gerçekleşebilen flört şiddeti, dijital ya da kamusal alanda gerçekleşebilen musallat olma, iş yerlerinde gerçekleşen mobbing, akran zorbalığı, meslek uzmanları tarafından yapılan cinsel şiddet biçimleri sayılabilir.
Kitlelere yönelik cinsel şiddet biçimleri ise çocukların evlendirilmeleri ile gerçekleşen cinsel istismar, translara yönelik zorunlu kısırlaştırma ameliyatları, erkeklere yönelik cinsel şiddet, lezbiyenlere yönelik düzeltme tecavüzleri, intersekslere uygulanan cinsiyet atama ameliyatları, futbolda kadınları, eşcinselleri, farklı ırkları ve kültürleri aşağılayıcı cinsel şiddet içeren tezahüratlar, küfürler ve ritüeller, hayvanlara yönelik cinsel istismar, doğum kontrol yöntemlerine ulaşımın engellenmesi, kürtajın yasada veya fiilen yasaklanması, savaş tecavüzleri, engellilere yönelik cinsel şiddet olarak sıralanabilir.
Hangi durumlarda onay söz konusu olamaz?
- Kişi şiddete maruz bırakıldı ise;
- Alkol veya uyuşturucu etkisi altında ise
- İlaç vb. madde ile direnci kırıldı ise
- Bedensel veya zihinsel/ruhsal olarak onay vermekte yetersiz durumda ise
- Yasal olarak çocuk ise (18 yaşın altında ise)
- Hayvan ise
Her türlü eylem, davranış ve müdahale derken neyi kastediyoruz?
Eylem gerçekleşmiş bir eylem olabilir, gerçekleşmemiş ve girişimde kalmış olabilir. Cinsel şiddete yönelik gözdağı, şantaj ve farklı tehdit davranışları olabilir. Bir kişinin bedensel ve/veya cinsel bütünlüğüne yönelik bir müdahale de olabilir. Örneğin cinsel sağlığı tehdit eden bir müdahale, üreme sağlığı ile ilgili ilaç ve hizmete erişimin engellenmesi, cinsiyet kimliğine karşı yapılan zorunlu operasyonlar gibi…
Cinsel şiddeti ortaya çıkaran sorunlar nelerdir?
- Tecavüz kültürü sonucu toplumda içselleşmiş olan yanlış inanışlar (mitler)
- Şiddet dili ve davranışlarının sosyal olarak toplumda öğrenilmesi ve yeniden üretilmesi
- Hayvanlarla ve çocuklarla tahakküm ilişkisi kurulması
- Kapsamlı cinsellik eğitimi, farkındalık eğitimi gibi önleyici çalışmaların olmaması
- Kadınlara, LGBTİ+lara, mülteci ve sığınmacılara, yabancılara, engellilere, seks işçilerine yönelik ötekileştirme ve nefret söylemi
- Toplumda bireyler arası eşitsizlik, eşitsiz koşulların görmezden gelinmesi
- Şiddeti oluşturan savaş, otoriter yönetimler, yoksulluk ve benzeri tüm koşullar
Türkiye’de toplumsal cinsiyete dayalı şiddet nasıl ele alınıyor?
Yasal ve kimi zaman sivil toplum seviyesinde, ev içi şiddete odaklı, şiddeti aileye yönelik bir tehdit olarak algılayan, en iyi durumda kadınlara yönelik koruyucu tedbirlerle sınırlı (ancak yetersiz), şiddetin farklı türlerinin (taciz, flört şiddeti, akran şiddeti vs.) gündemleştirilmesinin sınırlı olduğu, kesişen eşitsizlik eksenlerini içeremeyen (mülteci LGBTİ+’lar vs.) ve şiddeti ortaya çıkaran sorunları (bkz. mitler, cinsiyetçi kalıp yargılar ve önyargılar vs.) sorunsallaştıramayan şekilde ele alınıyor.
Cinsel şiddetle nasıl mücadele edilmelidir?
Türkiye’de cinsel şiddetin azalması için sürdürülebilir bir mücadele yürütmek adına; cinsel şiddetin bilinen ve az bilinen tüm biçimleriyle ve cinsel şiddeti besleyen toplumsal dinamiklerle birlikte ele alınması, hayatta kalanları ve onlara hizmet sağlayanları destekleyici çalışmalarla birlikte cinsel şiddet ve cinsel istismar üzerine toplumsal algının dönüşmesini sağlayıcı farkındalık çalışmalarının eş zamanlı yürütülmesi gereklidir. Toplumda infial yaratan her cinsel şiddet olayından sonra dillendiren ve bir insan hakkı ihlali olan idam, hadım gibi talepler cinsel şiddeti önlemek için çözüm değildir. Çözüm için şiddeti oluşturan koşullara odaklanmak, demokratik toplumsal taleplerin oluşturulmasına imkan vermek, cezasızlığın önüne geçmek, kişi ve kurumların kendi sorumluluklarıyla ve sistemle yüzleşmesini sağlamak ve bireysel dönüşüm için farkındalık çalışmaları yürütmek gereklidir.
Cinsel Şiddetle Mücadele Derneği olarak güçlendirme ve destek, dönüştürme ve önleme çalışmalarının, görmek istediğimiz değişimin gerçekleşmesinde kilit önemde olduğuna inanıyoruz. Güçlendirme ve Destek programı kapsamında cinsel şiddetten hayatta kalanları güçlendiren, cinsel şiddet sonrası hizmet sağlayan birimlerin kapasitelerini güçlendiren, cinsel şiddet destek sisteminin ne olduğu, kurumların ve kamu kurumlarının yükümlülükleri ve hayatta kalanların hakları konusunda farkındalık artırıcı çalışmalar yürütüyoruz. Dönüştürme ve Önleme programında ise, Cinsel/Cinselleştirilmiş şiddeti ortaya çıkaran toplumsal algı ve pratiklerin kırılması ve hak temelli bir yaklaşımla onay kültürüne dönüşmesini teşvik eden içerikler üretiyoruz. Koruyucu önleyici çalışmaları bu alandaki paydaşlarımıza ve faydalanıcılara tanıtmak ve uygulamak, koruyucu önleyici çalışmaların artması için savunuculuk faaliyetleri yürütüyoruz.