Şemsiye bir kavram olarak birçok şiddet türünü kapsamasına rağmen, cinsel şiddet denildiğinde akla genellikle tek bir tür geliyor. Bireylerin cinsiyetinden, yaşından, türünden; maruz bırakan ve bırakılan arasındaki ilişkilenme biçimine kadar zihinlerde belli şablonlar beliriyor. Bu tektipleştirme, yaşanan diğer cinsel şiddet biçimlerinin şiddet olmadığını düşünmemize; ancak belli şartlarda olanların şiddet olarak tanımlanmasına ve diğerlerinin önemsenmemesine, dolayısıyla şiddet türleri arasında hiyerarşi kurmamıza neden oluyor.
Güçlendirici kavramlar kullanmak hayatta kalanı suçlayan ve mağdurlaştıran dili değiştirmek için önemli bir adım
Tıpkı cinsel şiddet denildiğinde akla belirli şablonlar gelmesi gibi, konuyu da sınırlı birkaç kavramla konuşuyoruz. Cinsel şiddet meselesinin hep aynı kavramlarla ele alınması meseleye hep aynı bakış açısından bakmamıza, hep aynı noktalara takılmamıza; yeni tartışmalar, çözüm önerileri üretemememize, farkındalığımızın belirli bir seviyede kalmasına yol açıyor. Örneğin; her şiddet vakasından sonra sadece faile verilecek ceza tartışılırken, hayatta kalanın ihtiyaç duyabileceği desteğin gözardı edilmesi gibi. Üstelik sürekli kullandığımız bu kavramlar başlı başına cinsel şiddetle ilgili yanlış inanışlara hizmet ediyor, değişmesi gereken toplumsal algıyı pekiştirebiliyor. Cinsel şiddeti konuşurken alışılageldik, mitleri yeniden üreten kavramların yerine güçlendirici kavramlar kullanmak hayatta kalanı suçlayan ve mağdurlaştıran dili değiştirmek için önemli bir adım. Kavramlar kişinin maruz bırakıldığı şiddetin adını koyarak anlamlandırmasına ve destek istemesine de yardımcı labiliyor.
Tüm bu nedenlerle, cinsel şiddetle mücadele ederken kullandığımız, önerdiğimiz ve yaygınlaştırmaya çabaladığımız kavramları bir araya getirdik.