Üyesi olduğumuz Çocuğa Karşı Şiddeti Önlemek için Ortaklık Ağı’nın 115 Hamile Çocuk Hakkında Bildirisidir.
29 Ocak 2018
Ulusal düzeyde çocuğa karşı şiddeti izleyen ve bu alanda sistem düzeyinde çalışmalar yürüten bir sivil toplum / Ortaklık Ağı olarak, çocuk koruma sisteminin yapılanmasında ve uygulanmasındaki eksiklerin belirlenmesi ve öneriler geliştirilmesi gündemimizde olan bir konudur.
Geçtiğimiz haftalarda basına yansıyan haberlerden takip edildiği üzere, İstanbul’da Kanuni Sultan Süleyman Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde çalışan bir sosyal hizmet uzmanının savcılığa yaptığı ihbar üzerine söz konusu hastaneye yılda ortalama 450 – 500 hamile çocuğun getirildiği öğrenilmiştir. Aynı sosyal hizmet uzmanının aktardığı bilgilere göre; söz konusu çocuklarla ilgili ilk andan itibaren adli bildirim yapılmamıştır. Bu durum, bahsi geçen çocukların koruma sistemine dahil olamadığı ve ihtiyaç duydukları, hakları olan hizmetlere ulaşamadıkları anlamına gelmektedir. Olayı takip eden günlerde, bu çocukların kaçı hakkında koruma tedbiri alındığı ile ilgili bilgiye ulaşılamamıştır.
Mağdur çocuğun ihtiyacına göre mahkeme kararı ile alınabilecek eğitim tedbiri, barınma tedbiri, sağlık tedbiri, bakım tedbiri ve danışmanlık tedbirinden oluşan çocuk koruma sisteminin harekete geçmesi büyük ölçüde ihbar üzerinedir ve bu sistem kolluk birimi ve/veya ASPİM (Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı İl Müdürlükleri) ile başlatılabilmektedir. Çocuk istismarını ortaya çıkarmada kilit öneme sahip okul, hastane gibi kuruluşlarda çalışanların ihtiyacı olan çocukları, bildirimde bulunarak korumaya alınmalarını sağlamaları hem yasal hem de etik bir yükümlülük ve zorunluluktur.
Çocuk Koruma Kanunu’nun 6. Maddesi açıkça korunma ihtiyacı olan çocuğun Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’na bildirilmesini ön görmektedir. Türk Ceza Kanunu’nun 280. maddesi ile özellikle sağlık mesleği mensuplarının görevini yaptığı sırada bir suçun işlendiği yönünde bir belirti ile karşılaşmasına rağmen durumu yetkili makamlara bildirmemeleri durumu ile ilgili yaptırımlar ön görmektedir. Buna ek olarak Türkiye’nin taraf olduğu Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin 19. maddesi şiddet gören çocuk için, kötü muamelenin önlenmesi, belirlenmesi, bildirilmesi ve yetkili makama havale edilmesi sonrasında da soruşturulması, tedavi ve izleme için gerekli tedbirlerin alınmasını ön görmektedir.
18 yaş altı gebelikler, hem hamile çocuk hem de dünyaya gelen bebek için ölümcül risk taşımaktadır. Çocuğun şiddetsiz bir ortamda yaşama ve gelişme hakkının bütünüyle hayata geçirilmesi, Türkiye’nin en üst düzeydeki karar alma mekanizmaları tarafından çocuk haklarının tam olarak desteklenmesi ile mümkündür.
Bu amaçla ÇOCUĞA KARŞI ŞİDDETİ ÖNLEMEK İÇİN ULUSAL EYLEM PLANI’nın yürürlüğe girmesine ihtiyaç duyulmaktadır. Kanuni Sultan Süleyman Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne gelen hamile çocukların bildirilmemesi, çocukların şiddetten korunma haklarının açık bir ihlalidir. Tüm bu nedenlerle şu soruların cevaplarına ivedilikle ihtiyaç duyulmaktadır:
• Bildirimde bulunmayan Kanuni Sultan Süleyman Eğitim ve Araştırma Hastanesi çalışanları ile ilgili nasıl bir yaptırım uygulanacaktır?
• Söz konusu hamile çocuklar alınması gereken koruma tedbirleri ve sağlanması gereken destekler için neler yapılması planlanmaktadır?
• Bu uyarı dikkate alınarak sistemdeki aksaklıkların revize edilmesi ve çocuk koruma sisteminin güçlendirilmesi için nasıl adımları atılacaktır?
Çocuğa Karşı Şiddeti Önlemek İçin Ortaklık Ağı