13-14 Mayıs’ta Kadir Has Üniversitesi’nde düzenlediğimiz Futbolda Cinsel Şiddet ve Cinsiyet Ayrımcılığı Sempozyumu‘nda; kadınların ve LGBTİ+’lerin futbolla ilişkisinde yıllardır süregelen ön yargılar, kadın futbolunun gerektiği kadar önemsenmemesi, son dönemde gündeme gelen cinsel istismar ve cinsel şiddet tartışmaları ve tribünlerden eksik olmayan cinsiyetçi söylemleri gündeme getirdik.
Sempozyumda öne çıkan başlıklar ise şöyleydi:
Yenmenin erkeklik yenilmenin kadınlıkla temsil edilmesi
Cinsel Şiddetle Mücadele Derneği’nden Yrd. Doç. Dr. İdil Elveriş, 25 Ekim 2015’te Fenerbahçe-Galatasaray maçı sırasında bir grup taraftarın tribünde şişme bebeğe Galatasaray forması giydirerek tecavüz etmesinin ve yakmasının ardından çalışmalarını futbol alanına da yönelttiklerini belirtti.
Cinsel suçların her geçen gün daha da artığına dikkat çeken Elveriş, “Yenmenin “erkeklik” ve yenilmenin “kadınlık” ile simgelendiği, gol sevincinin tecavüz marşıyla kutlandığı bir kültürle karşılaştık” dedi. Elveriş, dernek olarak farkındalık yaratmak amacıyla çalışmalara başladıklarını, birçok spor kulübüyle görüştüklerini, stadyumlarda cinsiyetçi söylem içeren birçok olay hakkında şikayetçi olduklarını, bazı davalarda sonuç aldıklarını ve önemli ilerlemeler kat ettiklerini söyledi.
Dernek avukatlarından Aynur Tuncel ise “Futbolda cinsel şiddet içeren suçlarla ilgili suç duyuruları üzerine soruşturma açılması öğretici ve sorgulayıcı. Takip ettiğimiz manken yakma davasında taraftara hem hakaretten hem de kadınları kitlesel olarak aşağıladıkları için ceza verildi” dedi.
Tribünlerde cinsiyetçi söylem önlenebilir mi?
Daha sonra konuşma gerçekleştiren Taraftar Hakları Derneği Başkanı Burkal Efe Sakızlıoğlu “Tribünlerde kullanılan cinsel şiddet dili önlenebilir mi?” sorusuna cevap aradı.
Cinsel şiddet dili sorununun çok boyutlu bir mesele olduğunu ve öncelikle sorunu görünür kılmanın gerekliliğinden bahseden Sakızlıoğlu, “Eğer bir çözüm yolu geliştireceksek bu ancak konuya temas eden tüm kurumların ortak çalışmalarıyla yapılabilir” dedi. “Taraftar Hakları Derneği olarak tribünlerde kullanılan cinsel şiddet dilini önlemeye çalışıyoruz. Taraftarların ayrımcılık içeren tezahürat ve pankartlarıyla ilgili olarak, dönüştürmek istediğimiz taraftar gruplarıyla iletişim halindeyiz” “Erkek egemen futbol yapısını değiştirmek için kadınların sahalarda ve tribünlerde yer alması gerekiyor” dedi.
Kenan Başaran: Spor erkekliğin yeniden üretildiği bir alan haline getirilmiştir
Hürriyet Gazetesi Yazarı Kenan Başaran ise “Çoğulcu olmayan ve tek taraflı yayın yapan bir medyamız var. Spor alanında cinsiyetçilikten nefret suçuna dair bir sürü suç işleniyor. Spor erkekliğe dair tüm değerlerin yeniden üretildiği bir alan haline getirilmiştir.” “Taraftarın çoğunluğu milliyetçi muhafazakar kesim ve en çok kutsal saydıkları annelere küfür ediyorlar.” “Taraftarın tatmin olduğu şey maçı kazanmaktır. Bir nevi günlük yaşamda tatmin edemediği erki sahalarda tatmin etmeye çalışır.” dedi. Başaran ayrıca sosyal medyanın da “sanal kimlikler” aracılığıyla cinsel şiddet dilinin artmasına olanak sunduğuna dikkat çekti.
“TCK’da Cinsel Suçlar: Birbirlerinden Farkları ve İspatları”
İstanbul Bölge Adliyesi 20. Ceza Dairesi Üye Hakimi Ersoy Yüce, “TCK’da Cinsel Suçlar: Birbirlerinden Farkları ve İspatları” başlıklı konuşmasında “Konumuz cinsel şiddet ama ceza kanununda öyle bir suç yok. Ceza kanunundaki karşılığı cinsel suçlardır. 5237 sayılı cinsel suçlarla ilgili kanun 1 Haziran 2015’te yürürlüğe girdi. Eski 755 sayılı cinsel suçlarla ilgili olan kanuna göre oldukça farklı ve daha kapsamlı bir perspektife sahiptir. Eski kanunda cinsel suçun tek sorumlusu fail erkek olmak zorundaydı.” dedi.
“Türkiye’de aileler çocuklarını kulüplere ‘eti senin kemiği benim’ diyerek emanet ediyor”
Avukat/Arabulucu Mert Yaşar “Sporda Çocuk İstismarı ile Mücadelede Karşılaştırmalı Hukuktan Örnekler” başlıklı konuşmasında; “Türkiye’de aileler çocuklarını kulüplere ‘eti senin kemiği benim’ diyerek emanet ediyor. Kulüplerle ailelerin yakın ilişkileri yok. Bu konuda ‘Hakikat ve Araştırma Komisyonu’ kurulabilir. Fakat kurulduğunda da hazırlanan raporların kamuoyundan çekilmemesi gerekir. Sporla ilgili, Adalet ve İç İşleri Bakanlıklarının, akademi ve spor bilimleri fakültelerinin ayrıca cinsel şiddet alanında çalışan STK’ların beraber çalışması gerekiyor. Ayrıca çocuk koruma programları mevzusunda yurtdışından alınacak örneklerin yerelleştirilmesi gerekiyor.” dedi.
Mert Yaşar ayrıca “TFF gelişim liglerinde yer alan takımlar için çocuk koruma programı hazırlamak zorundadır. Ancak sorumluluğu tamamen kulüplere atmış durumda. Çocuk istismarı vakalarında kendisine ihbar edilen vakaların sayısını vermiyor. Kim neden ceza aldı kaç çocuk koruma altına alındı ve soruşturma süreci nasıl işliyora dair bilgiye sahip değil.” dedi.
Klinik ve Spor Psikoloğu Seren Akıncı: Spor, doğası gereği istismar açısından büyük riskler taşıyor
Türkiye Futbol Federasyonu İstismar Konusunda ne yapıyor?
Avukat Aysu Melis Bağlan, “Spor Kulüplerinin Alt Yapılarında Yaşanan Ayrımcılığın Hukuki Boyutları” konulu sunumunda ayrımcılıkla ilgili kanunlar, sözleşmeler ve sivil toplum kuruluşlarından söz etti. Ayrımcılığın ırkçı, cinsiyetçi söylemler ve tezahüratlar olarak, karşımıza çıktığını belirtti. Bağlan ayrıca altyapılardaki cinsel istismara da dikkat çekerek “Türkiye Futbol Federasyonu cinsel istismarla ilgili ne yapıyor? Fatih Terim altyapılarda istismarın olduğuna dair açıklama yaptı. Cinsel istismarla karşılaşıldığında kimlerle temas kurulacağına yönelik bir açıklama yok, çocuk koruma programıyla ilgili herhangi bir madde yok. Bunları sorduğumuzda cevap dahi alamıyoruz” dedi.
Okuldaki Cinsiyetçilik: Beden Eğitimi Dersi
Tribünlerdeki Hegemonik Erkeklik
Engelliler Gençlik ve Spor Kulübü Süperlig’de
“Erkek Futbolu” “Kadın Futbolu”
Sempozyumun ikinci günü “Futbolda Ayrımcılık: Cinsiyet ve Cinsel Yönelimler” konulu panelde söz alan Hacettepe Üniversitesi Spor Bilimleri Fakültesi Araştırma Görevlisi Pınar Öztürk, futbolun erkekler tarafından icat edilmesinin sonucu olarak erkeklerin beğenisiyle geliştiğini belirtti. Öztürk, “Kadınların futbol gibi sert bir sporda bedenlerinin deforme olmasını istemeyen bir erkekler topluluğu ortaya çıktı. Kadınların annelik misyonu yüzünden futbol oynaması istenmiyordu” dedi. Öztürk ayrıca, Kanada, İngiltere gibi ülkelerde lezbiyen kimlikleriyle var olan futbolcuların anti ırkçı, anti homofobik kimlikleriyle topluma rol model olduklarından bahsetti.
Türkiye’nin ilk Kadın Futbol Hakemi Lale Orta
Okan Üniversitesi Spor Yöneticiliği Bölümü Başkanı ve Futbol Hakemi Doç. Dr. Lale Orta “Futbolda Kadın Hakemler, Deneyimlerimiz ve Yönetim Sorunları” sunumunda meslek hayatında yaşadığı deneyimleri aktardı.
“Benimle beraber başlayan erkek arkadaşlarıma süper ligde maç verildi fakat bana verilmemişti. Bana ayrımcılık yapmanızı istemiyorum, hakkım olanı istediğimi ve ayrımcılık yapılmasını istemediğimi söyledim. Ve Türkiye birinci liginde ilk kadın hakem oldum.” dedi.
Futbolda LGBTİ+’lara Yönelik Ayrımcılık ve Dava Süreci
Futbol Hakemi, Radyo Program Sunucusu ve İnsan Hakları Aktivisti Halil İbrahim Dinçdağ “LGBTİ+’lara Yönelik Ayrımcılık ve Dava Süreci”ni anlattı. Dinçdağ, “Eşcinsel kimliğimden dolayı hakemlikten atıldım ve TFF’ye dava açtım. Hukuk mücadelemde 2009-2010 yılı arasında futbol federasyonuyla sürekli yazışmalarım oldu. Fakat hiç geri dönüş alamadım. Benim hayatımla oynandı.” dedi. Bu mücadeleyi ötekileştirilen herkes için verdiğini belirten Dinçdağ, “Merkez hakem kurulu başkanlığına adaylığımı koydum. Bir hakem bu işi yapacaksa bunu yapan neden ben olmayayım.” dedi.
“Sahaya çıkan kız çocukları toplumun yapamazsın dediğini yaptığı için çok güçlü hissediyor”
Sempozyumun son konuşmasını Kızlar Sahada projesinin kurucularından Dönüşüm Girişimcisi Melis Abacıoğlu Sezener yaptı. “Erkek Egemen Futbol Sahasına Binlerce Kadın Çıkartmanın Tescilli Reçetesi” konulu sunumuyla Kızlar Sahada projesinin gelişimini anlattı. Kızlar Sahada projesinin kız çocukları için önemli bir dönüştürücü güç olduğunu belirten Sezener, “Kız çocuklarına futbolu sevdirmeye çalışıyoruz. Sahaya çıkan kız çocukları toplumun yapamazsın dediğini yaptığı için çok güçlü hissediyor. Bu bizce çok önemli bir güç. Kızlar sahada çalışmasının dönüştürücü gücüne çok inanıyoruz.” diyerek projenin amaçlarına dikkat çekti.
ATÖLYELER
Tezahüratta Mağdursuz Küfür Atölyesi
Panellerin ardından futboldaki şiddet ve cinsiyetçi söylemlerin kırılması ve çözüm önerilerinin tartışılması amacıyla atölyeler gerçekleştirildi. Sosyal Güçlendirme için Spor ve Beden Hareketi Ağı(BoMoVu)’dan Nil Delahaye ve Başak Ülgen’in katılımıyla “Tezahüratta Mağdursuz Küfür Atölyesi” düzenlendi. Atölyenin sonunda çok renkli ve ilginç sloganlar ortaya çıktı: “Azınlığız ama galibiz”, “Kara kedi burada sen neredesin”, “Neredesin aşkım tribündeyim aşkım.”
“Kadın ve LGBTİ+’lerin Tribündeki Temsili” isimli üçüncü atölyede ise İrem Kavasoğlu ve Gizem Eroğlan’ın moderatörlüğünde, kadınlar ve LGBTİ+’ler için tribünlerin mücadele alanları olduğu ve buralarda var olabilmek için neler yapılabileceği konuşuldu.
Kavasoğlu, “Tribünler; ayrımcılığa, ötkileştirmeye, homofobiye, transfobiye ırkçılığa, militarizme karşı mücadele alanlarımız.” dedi.
DOSTLUK MAÇLARI
Sempozyumun ardından Atletik Dildoa, Sportif Lezbon, Lezyonerler, Karşı Lig ve Kızlar Sahada takımlarının katılımıyla dostluk maçları gerçekleştirildi.
Sempozyum fotoğraflarına ve videolarına sempozyumun blogundan ulaşabilirsiniz:
http://futbolherkesicindir.blogspot.com.tr/
#FutbolHerkesİçindir
#SahalardaCinsiyetAyrımcılığınaSon