Skip to content Skip to footer
Bir başkasının bedeninin kendine ait ve özel olduğunu kabul etmek; bedene dair varsayımlarda bulunmamak, kişisel alana yönelik her eylem öncesi bilgi vermek, soru sormak, izin istemek… Tüm bunlar “onay” kavramı ile ilgilidir.

“Onay” tıpkı yetişkin bedenler için olduğu gibi çocuk bedenler için de geçerli ve gereklidir. Çünkü çocukların bedenleri de kendilerine ait ve özeldir. Çocuklara bu kavramı açıklamanın en pratik ve samimi yolu şüphesiz bedenlerinin onlara ait olduğunu öncelikle yetişkinler olarak bizlerin kabul etmesidir. Bedenleri ile ilgili kararlarda çocuklara söz hakkı tanımak, varsaymamak, sorular sormak, herhangi bir müdahalede bulunmadan önce sebebini açıklayarak bilgi almasını sağlamak, istemediği davranışlar için zorlamamak, bedeni ile ilgili suçlu hissettirmemek ve utandırmamak; çocuklara “evet bedenimle ilgili kararlar bana ait”, “bedenim değerli ve özel”, “bedenim ve duygularım saygıyı hak ediyor” mesajlarını iletir. Bu mesajlar, çocukların olumlu beden algısı, öz değer ve öz güven duygularını desteklemenin ve onlara başkalarının özel alan ve sınırlarına saygı göstermenin neden önemli olduğunu anlatmanın en güzel ve pratik yoludur. 

Onay kavramı, sözel olarak ifade ettikçe hayatımıza yerleşir. Ebeveynler ya da bakım verenler, onayı gündelik alışkanlıkları arasına yerleştirmek için denemeler yapabilir: “Bugün ne giymek istersin?”, “Sana sarılmak istiyorum, sen de ister misin?”, “Bu beden sana ait ve özel.”, “Bedenin üzerinde kimsenin söz hakkı yok, benim bile.”, “Bedeninin tamamı çok özel ve değerli.”, “Sen istemediğin sürece kimse bedenine dokunamaz”. Ayrıca “Bu davranış sana nasıl hissettirdi, bugün kendini nasıl hissediyorsun, üzüldüğünü görüyorum, sinirlenmiş olabilir misin, sana böyle hissettiren başka durumlar hatırlıyor musun?” gibi sorular sorarak duygularını tanımlamaları ve ifade etmeleri için onları cesaretlendirebilirler. Böylece çocuklar ilk defa karşılaştıkları, kendilerini rahatsız eden durumlarda yaşadıkları duyguları daha kolay tanımlayabilir ve yetişkin ile paylaşabilirler. 

Çocuklar ‘hayır’ dediğinde

Çocuk her koşulda, her yetişkine saygı duyması gerektiği mesajını alırsa, yetişkinden gelen her davranışı koşulsuz doğru ve kabul edilebilir görebilir. Bu algı çocukların istismar edilmesinin önünü açar. Bu nedenle çocuklar rahatsız hissettikleri durumları ifade ettiğinde bu duygular hafife alınmamalıdır. Rahatsız olduğu durumları paylaşmaya devam etmeleri için, iyi bir dinleyici olmak gerekir. Çocuklar bedenleri ile ilgili konularda “hayır” dediklerinde onlara suçlu ya da kötü hissettirecek tepkiler verilmemeli. İstemedikleri davranışlara hayır diyebildikleri için onları desteklemeli ve bu tutumu sürdürmelerini sağlamalı. ‘Hayır’ın ardından söyleyebileceğimiz destekleyici cümleler: “Tabi ki.”, “Kararın saygı duyuyorum.”, “İstemediğini açıklıkla ifade ettiğin için teşekkür ederim.”, “O zaman şimdilik bu fikirden vazgeçelim.”, “Tabi ki seni istemediğin bir davranışa zorlamayacağım.”, “Şu an istemediğini anlıyorum. Fikrini değiştirirsen bana söyleyebilirsin.”, “Rahatsız olduğun davranışlara hayır demen çok doğru, bu beni mutlu etti.”, “Seni neyin rahatsız ettiği hakkında konuşmak ister misin?”, “Sana iyi  hissettirmeyecek hiçbir davranışa evet demen gerekmiyor.” Bu yaklaşım, bedenlerine yönelik izinsiz her müdahalenin yanlış olduğu bilincini kazanmalarını ve başkalarının mutluluğunun kendi güvenli alanlarından daha önemli olmadığını öğrenmelerini sağlar.

Çocuklara, bedenleri üzerinde söz hakkına sahip olduklarını anlatmak cinsel istismara karşı yeterli bir önlem midir?

Hayır, değildir. Zaten çocuklarla bedensel söz hakları üzerine konuşmanın sebebi bu olmamalı. Bu yüzden, bedensel söz hakkı anlatılması gereken bir konu değil, teslim edilmesi gereken bir konu. Tüm hak mücadelelerinde önemli olan hak sahibinin güçlendirilmesidir diyoruz. Bu, çocuklar için de geçerli. “Bu senin hakkın, talep edebilirsin.” diyoruz çocuğa aslında. Fakat sözde kalmamalı bu, gerçekten her birimiz kendi yaşamımızda çocuğa bu haklarını teslim etmeliyiz. Kendi sınır ihlal eden davranışlarımızla yüzleşmeliyiz. İstismarın çocuğa hayır demeyi öğreterek önlenebileceği önermesini kabul ettiğimizde, çocuklara “hayır” demeyi öğrettikten sonra onu istismar eden bir davranışa “hayır” demediğinde yükümlülüğü çocuğa mı bırakmış olacağız? Çocuk “evet” demiş olsa, sessiz kalsa, cinsel eylemi kendi başlatmış olsa dahi sorumluluk her daim yetişkine aittir. Sınır çizmesi, durdurması, hayır demesi gereken yetişkindir. Çocuk ve yetişkinler söz konusu olduğunda cinsel eylemlerde onaydan bahsedilemez. 

İstismarın önlenmesi kapsamlı bir sistem meselesidir. Bu sistemi sağlamak yetişkinlerin sorumluluğudur. Toplumsal yaklaşım, koruyucu-önleyici tedbirler, kurumsal denetleme ve takipler, yasal düzenlemeler, istismar sonrası koruma ve destek sistemlerinin tamamının gözden geçirilmesi; bir istismar olayı gerçekleştiğinde “hangi ihmal bu istismara sebebiyet verdi?” sorusunun sorulması gerekiyor. 

Bu perspektiften yaklaştığımızda çocuklara bedensel haklarını anlatmanın yeterli olmadığını, bu hakları yetişkinler olarak önce bizlerin fark etmesi ve teslim etmesi gerektiğini unutmamalıyız. Çünkü çocuklara neyin güvensiz olduğunu anlatmanın en iyi yöntemi onlarla güvenli ilişkiler kurmaktır. 

Nurgül Öztürk

Psikolog / Çocuk ve Gençlik Çalışmaları Sorumlusu
Cinsel Şiddetle Mücadele Derneği

 

Çocuklar için “Onay”

info@cinselsiddetlemucadele.org – +90 542 585 39 90