Yılbaşı gecesi, Köln’de ve Almanya’nın diğer şehirlerinde pek çok kadın kamusal alanda cinsel saldırıya maruz bırakıldı. Bu suçlar titiz ve kapsamlı soruşturmalar gerektirmektedir. Cinselleştirilmiş şiddet suçlarına yönelik yaygın cezasızlık sona ermelidir.
Hayatta kalanların** mümkün olan en iyi şekilde bakım ve destek almalarını talep ediyoruz. Cinselleştirilmiş şiddet ve tacize maruz bırakılanlarla dayanışıyoruz.
Çeşitli konularda uzmanlaşmış feministler olarak biz; toplumsal cinsiyet eşitliği, daha adil ve açık bir toplum için cinsiyetçilikle ve cinselleştirilmiş şiddetle yıllardır mücadele ediyoruz. Irkçılığa ve ayrımcılığın diğer türlerine karşı sabırla direnmenin ne kadar önemli olduğunu biliyoruz.
Cinselleştirilmiş şiddetin tüm türlerine karşı sürdürülebilir mücadele en büyük önceliktir. Eğer feminizm, Köln’deki olaylar hakkındaki tartışmalarda şu anda olduğu gibi popülist söylemi kullananlar tarafından belli etnik kökenlere karşı kışkırtılırsa, bunun zararı hepimizedir.
Cinselleştirilmiş şiddetin yalnızca failler ‘öteki’ olarak algılanan, popülist söylemi kullananların -Alman olmayan- olarak kabul ettiği Müslüman, Arap, siyah veya Kuzey Afrikalı erkekler ve benzerleri olduğunda öne çıkarılması yanlıştır. Dahası cinselleştirilmiş şiddet; sadece beyaz na-trans kadınlar yaşadığında ciddiye alınıyor. Diğer grupların yaşadığı şiddet görmezden gelinmemelidir.
Cinselleştirilmiş şiddet her zaman her yerde var olduğu için, buna karşı yapılan mücadele de her zaman politik bir öncelik olmalıdır. Avrupa Birliği Temel Haklar Ajansı’nın 2014’te yaptığı bir çalışmaya göre 2 kadından 1’inden de fazlası cinsel tacize maruz bırakılıyor. 15 yaşından büyük olan 3 kadından 1’i fiziksel ve/veya cinselleştirilmiş şiddete maruz bırakılmış. Almanya Federal Polisi’nin istatistiklerine göre Almanya’da, günde 20’den fazla olmak üzere her yıl 7.300’den fazla tecavüz ve cinsel saldırı bildirilmiş. Hiç bildirilmeyen pek çok diğer vakaya ilaveten.
Etnik kökenden, cinsel yönelimden, toplumsal cinsiyetten, dinden veya kendini ifade şeklinden bağımsız olarak herkesin güvende hissettiği; sokakta, evde, işte ya da internette sözlü ve fiziksel saldırılardan korunduğu bir toplum istiyoruz. Bunlar, özgür bir toplumun esaslarıdır.
* Avrupa’da feministler artık “cinsel şiddet” yerine “cinselleştirilmiş şiddet” kavramınını kullanıyorlar. Bunun amacı konunun gerçeğini daha iyi vurgulamak ve bu şiddet türünün, aslında cinsel hareketlerin araç olarak kullanıldığı bir güç uygulama eylemi olduğunu anlatmaktır.
** Hayatta kalan – Sağkalan: Cinsel şiddete maruz bırakılan kişilere “kurban”, “mağdur” gibi kimlikler atfetmek yerine, cinsel şiddetten hayatta kalan, sağkalan gibi daha güçlendirici terimleri kullanmayı tercih ediyoruz.