HAKLARIMIZLA VARIZ: LGBTİ+LARI YOK SAYMAK HADDİNİZ DEĞİL!
En baştan söyleyelim, bizi yok saymak haddiniz değil, hakkınız değil. Şiddet, nefret, gözaltı, cinsel taciz, ayrımcılık, suçlulaştırma ve yok sayma yöntemlerinizin tümüne karşı BİZ, YANİ LGBTİ+’LAR VARIZ! Çünkü hep vardık, her zaman ve her yerde varız, var olacağız.
LGBTİ+ hareketi hak temelli ve politik bir harekettir, ancak LGBTİ+ olmak bir varoluş meselesidir, ideoloji değildir. Siz o kibrinizle var olup olamayacağımıza, memleketin bize hazır olup olmadığına, hangi dinin, hangi toplumun “bizi kabul edip etmeyeceğine”, ne kadar görünür olup olamayacağımıza, nerelerde kendimiz olabilip nerelerde trans değilmiş veya heteroseksüelmiş gibi davranmak zorunda olduğumuza karar veremezsiniz. Çünkü haddiniz değil, hakkınız değil. Çünkü haklarımız var ve varlığımızı tartışmaya açmıyoruz. Sizi temin ediyoruz: Vardık, Varız, Varolacağız!
2013 Gezi direnişinden sonra yasaklanan ilk eylem 2015 yılı Onur Yürüyüşü oldu, valilik yasaklarıyla LGBTİ+ etkinlikleri durmaksızın engellendi. Üstelik, İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılması dahil tüm insan hak ve hürriyetine yönelik kabul edilemez saldırılar, gökkuşağı bayrakları ve LGBTİ+’lar bahane edilerek meşrulaştırılmaya çalışıldı. Salt bahane de değil, nefret söylemi, alaycılık, küçümseme, küfür, hakaret, psikolojik ve sözel şiddet eşliğinde haklarımız ihlal edildi. Toplumun geneline bu nefret ve ayrımcılık dili yayıldı, ayrımcı ve ötekileştirici ifadeler nefret söylemlerine, eylemlerine ve TCK 122’de geçen “Nefret ve Ayrımcılık Suçu”na dönüştü. Sonunda 2022 yılında tarihte görülmemiş bir gözaltı sayısı ve işkence görüntüleriyle LGBTİ+’lara karşı savaş açıldı; aktivistler darp edildi, ters kelepçe gibi insan haklarına aykırı yöntemler ile gözaltına alındı. Dün Ankara’da gerici islamo-faşist çeteler LGBTİ+’ları tehdit etti. TCK 216’daki “Halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama suçu” işlendi, görevi kadınları ve LGBTİ+’ları korumak olan polis bu çeteleri korudu. Artık bırakın sokakta olmayı, LGBTİ+’ların parkta piknik, kapalı mekanda etkinlik veya kutlama yapmaları da polis şiddetiyle engelleniyor. Gece 01.00 müzik yasağı ve sosyal medya sansür yasası gibi herkesin temel hak ihlallerine neden olan uygulamalar, yalnızlaştırılan ve görmezden gelinen LGBTİ+’ların haklarına duyulmayan saygının ve verilmeyen desteğin sonucudur.
Bu yüzden iktidarı ve muhalefeti ile tüm kamuoyuna sesleniyoruz:
Anayasanın 10. maddesi nerede?
Geçtiğimiz haftalarda Cenevre’de gerçekleştirilen CEDAW Komitesi 82. Oturumu sırasında Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanının bahsettiği ve ayrımcılık olmaksızın korunduğu iddia edilen anayasal haklarımız nerede?
Devlet yetkilileri büyük bir rahatlık içerisinde AB ve BM toplantılarında gözümüze baka baka yalan söylüyor; LGBTİ+’ların -ve haklarının- korunduğu, LGBTİ+’ların özgür oldukları, örgütlenebildikleri, yasaklanmadıkları, şiddete uğramadıkları gibi cümleleri, üstelik hiç karşılaşmadığımız istatistiklerle açıklıyorlar.
Oysa neredeyse her gün ekranlardan hedef gösteriliyor; devletin temsil yetkisi verdiği, devlet adına konuşan bakanlar tarafından nefret söylemine uğruyoruz. Bu söylemlerin, eylemlerin hepsi cinsiyet kimliklerimizi, cinsel yönelimlerimizi ve varoluşlarımızı hedef alıyor. Kısacası, devlet tarafından cinselleştirilmiş şiddete maruz bırakılıyoruz! Dahası, kamusal alanlarda can güvenliğimiz devlet eli ile tehdit ediliyor.
Muhalefet nerede?
Seçimlerde eşit ve özgür dünya sözü veren 6’lı masaya ve diğer muhalefet partilerine, belediyelere de sesleniyoruz: NEREDESİNİZ? Hani herkesin partisiydiniz? Hani herkesin temel insan hakları sizin güvencenizdeydi?
Görmedim, duymadım, bilmiyorum mu diyeceksiniz?
Hak sahipleri olarak bizler birbirimizle dayanışmaya devam edeceğiz. Bizi yok sayanları unutmayacak ve hatırlatacağız.
Biz hakları ihlal edilenler olarak dayanışıyor, farklılıklarımızla bir arada duruyoruz. Müslüman ve LGBTİ+ feministler birbirini destekliyor, Alevi dernekleri LGBTİ+’lara kapılarını açıyor, Müslüman feministleri toplumun pek çok kesimi gibi kadın ve LGBTİ+ örgütleri de destekliyor. Bizler de hedef gösterilen Havle Kadın Derneği’nin yanında olduğumuzu duyuruyoruz.
CŞMD olarak Kadınlar Birlikte Güçlü Platformunun çağrısı dahilinde Onur Yürüyüşündeki polis tacizine ve şiddetine karşı suç duyurusunda bulunmak için 7 Temmuz’da saat 13:00’te Çağlayan Adliyesinde olacağız!
Barikatlarınız, ablukalarınız, taciziniz, yasaklarınız ve nefretinize karşı başı yukarıda yürüyen tüm LGBTİ+’lar adına: Her yürüyüşümüz Onur Yürüyüşüdür!
Dayanışmayla,
Cinsel Şiddetle Mücadele Derneği, Temmuz 2022