Skip to content Skip to footer

Türkiye’de hayvanlara yönelik şiddet, toplumsal bir gerçeklik. Üstelik bu sistematik şiddet, toplum ve resmî otoriteler tarafından normalleştirilmiş ve yasal hâle getirilmiş. Öyle ki hayvanlara yaşatılanlar ile yüzleşilmesi ve insanlığın hayvanlara karşı işlediği suçlar üzerine samimi bir şekilde tartışılması yıllarımızı alacak. Bizler, bu bildiriyi imzalayan, hayvanların haklarını savunan sivil toplum kuruluşları ve oluşumları, aşağıda sıraladığımız, hepsi birbirinden farklı acı, ağrı, stres, korku dolu olan hak ihlâlleri nedeniyle 4 Ekim Dünya Hayvanlar Günü’nü kutlamadığımızı duyuruyoruz. 

4 Ekim Dünya Hayvanlar Günü’nde, hayvanların hisseden, duygulu bireyler olduğu gerçeğinin yok sayılmasını sağlayan toplumsal algı ve tür ayırt etmeksizin hayvanlara yaşatılanlar üzerine düşünülmesi gerektiğini bir kez daha hatırlatıyoruz. İnsanın, kendisine bahşettiği üstünlük ve kibir nedeniyle bulunduğumuz konumu, yeryüzünü felaketin eşiğine getiren küresel iklim krizini artık tartışmak ve hayvanlara, onların yaşam ortamlarına, doğaya saygı göstermek zorundayız. Bizlerin dışındaki hayvanlara uyguladığımız “soykırım”a son vermeli; onlara borçlu olduğumuz adaleti sağlamalı, haklarını teslim etmeliyiz. 

Haftaya son kez toplanarak raporuna son hâlini verecek olan TBMM Hayvan Hakları Araştırma Komisyonu’na çağrıda bulunuyoruz ve hatırlatıyoruz: 

  • Komisyon, hayvan haklarını tartışmaya açmak için değil, ülkemizde hayvan haklarının nasıl daha etkin gözetileceğini, hayvanlara yönelik şiddete karşı ne tür önlemler alınacağını belirlemek için kurulmuştur. Komisyonda birçok hayvan hakları ihlâli tartışılmış ve ülkemizdeki hayvan hakları açısından, bugüne dek parlamentoda gündeme getirilmemiş birçok hak ihlâli hakkında önemli kararlar taslak raporda yer bulmuştur. Sivil toplum katılımının sağlanması açısından, komisyon, Türkiye’de bir “iyi uygulama” olarak örnek teşkil etse de bu, hayvanlar için ne yazık ki yeterli değildir.
  • Komisyon, özellikle yunus parkları, faytonlar, hayvan deneyleri, “ucuz et” politikası adı altında sürdürülen canlı hayvan ithalatı ve “folklorik” olarak tanımlanan hayvan “güreş”lerine yasaklama getirmediği takdirde, bu hayvanların bireyliği, hakları, beden dokunulmazlığı, şiddetsiz bir ortamda yaşama hakkı da görmezden gelinmiş olacaktır.
  • Kurulmasını çok değerli bulduğumuz komisyon, her gün sistematik zulme ve esarete maruz bırakılan hayvanlar için ilettiğimiz taleplere kulak vermeli ve faytonlardaki, yunus parklarındaki, hayvan deneylerindeki, geleneksellik iddiası ile hayvanlara işkenceyi meşrulaştıran “folklorik” güreşlerdeki, hayvancılık endüstrisi ve canlı hayvan ithalatındaki zulmü sonlandırmalıdır. “Tehlikeli ırk” diye tanımlanan köpeklerin müebbet hapsine son verilmelidir.

Komisyon raporu, sistematik zulüm ve esaret koşulları altındaki tüm hayvanları kapsamadığı takdirde, hayvan hakları ile ilgili yasama çalışmalarına kaynak gösterilecek bir politika belgesi olacak; hem parlamento, hem idare, hem de yerel yönetimler, bu rapora atıfta bulunarak raporda hakları yok sayılan hayvanlara zulmedilmesini daha da meşrulaştıracak, bu hayvanlara yönelik hak ihlâllerinin engellenmesi için tedbirler almamakta direnecektir. Yine aynı şekilde, komisyon raporu doğrultusunda hazırlanacak olan, 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu’nun değişikliği ile ilgili yasa teklifi de bu hak ihlâllerini önemsemeyecek, yaptırım konusunda eksik kalacaktır. Hayvanlara reva görülen tüm acılar, bu politika belgesi kaynak gösterilerek yıllar boyunca devam ettirilecek; bu zulüm ve esaret koşulları üzerine tartışılmasının da önü kesilecektir.

Hayvanlar, aşağıda sıraladığımız şekillerde her gün işkence görürken, öldürülürken ve türlü acılara maruz bırakılırken, tüm hayvanlar için adalet ve özgürlük dilediğimiz 4 Ekim Dünya Hayvanlar Günü’nü kutlamak da imkânsız hâle gelmiştir.

– Mezbahalarda ve hayvancılık endüstrisinde sistematik bir şekilde yaşanan işkence, her türlü kötü muamele, katliam ve diğer hak ihlâlleri,

– Hayvan deneylerinin mevzuat ile iyice serbestleştirilmesi, devlet tarafından hayvan deneylerinin ve deneylerde kullanılan hayvanların yetiştirilmesinin teşvik edilmesi,

– Türkiye’de sürmekte olan sokak hayvanlarının topluca katledilmesi, belediyeler dahil olmak üzere bu katliamların faillerine yönelik caydırıcı hiçbir yaptırım uygulanmaması, binlerce hayvanı tecrit edebilecek kapasitede dev hayvan toplama ve tecrit kamplarının inşa edilmesi, barınakların birer toplama kampına dönüştürülerek hayvanlara tecrit koşulları altında her türlü ölümcül hastalığın ve acılı ölümün reva görülmesi, bunlardan kamuoyunda yankı bulanların sadece idarî para cezaları ile geçiştirilmesi; tecavüz gibi çok ciddi acılara neden olan hayvana yönelik cinsel istismarın yok sayılması, faillerin caydırıcı hapis cezası ile cezalandırılmaları için kanuni düzenlemenin yapılmaması,

– İthalat vergi oranlarının düşürülerek, kotaların yükseltilerek okyanus ötesindeki ülkelerden Türkiye’ye canlı hayvan ithal edilmesi sırasında yaşanan hayvan hakları ihlâlleri,

– “Aquapark” ya da yunus gösteri ve terapi merkezleri adı altında faaliyet gösteren deniz hapishanelerinin “turizm geliri” oldukları iddiasıyla yıllardır kapatılmaması, bu süreçte neden oldukları hak ve hukuk ihlâllerine rağmen, dokunulmazmışçasına, hiçbir yaptırımla karşılaşmamaları, 

– Hayvanların çıkar amacıyla (petshoplarda satılması için, deneylerde kullanılması için, sütlerine el konulması için); hayvancılık endüstrisinde ve üretim merkezlerinde sistematik cinsel istismara maruz bırakıldıklarının yok sayılması,

– Müebbetlik birer hapishane şeklinde faaliyet gösteren hayvanat bahçelerinin varlığı, topluma teşvik edilmesi ve toplumun geniş kesimince hâlâ kabul görmesi,

– Avcılığı bir “spor” olarak gören devlet politikası ile yüzbinlerce hayvanın yaşamının, avcıların kanlı “hobisi” uğruna acı ve korku dolu bir son ile bitmesi; avcılığın sürdürülebilirliğini sağlamak iddiası ile avlakların kurulması ve avlanmak üzere yaban hayvanlarının özel olarak yetiştirilip avlaklara salınması, “av turizmi” altında katliam ihaleleri açılması,

– Hayvanlı sirk zulmünün, Türkiye’de halen eğlence adı altında pazarlanmasına izin verilmesi,

– “Geleneksellik” kılıfı altında deve, boğa gibi hayvanların “folklorik” dövüşlerinin hâlâ yasaklanmaması,

– Son yıllarda teşvik edilen kürk ve deri sanayisinde öğütülen hayvanlara yaşatılanlar,

– Günümüzde bir köle pazarı gibi işleyen petshopların kurulmasının onaylanması, bu işkencehaneleri ruhsatlandırarak faaliyetleri boyunca sayısız hayvanı “tüketim toplumuna” pazarlarken ortaya çıkan hak ihlâlleri,

-“Tehlikeli ırk” olarak tanımlanan köpeklere el konularak, hayvan toplama kamplarında müebbet hapse mahkum edilmesi ve öldürülmesi,

– Ulusal mevzuatın hâlâ hayvanı, hakları olan birer “canlı birey” olarak değil, “mal” olarak görmesi,

– Ormanlar yakılırken, dağlar yerle bir edilirken bahsi bile geçmeyen hayvanların çok rahat bir şekilde gözden çıkarılması, can kayıplarına dâhil edilmemesi,

– Türkiye’nin dört bir yanında kurulan, kurulmak istenen hidroelektrik santraller, termik santraller, nükleer santraller ve maden arama, tetkik ve sondaj projeleri, mega/katil projeler, kıyıların rant uğruna kapışılması ile yaban hayvanlarının zorunlu göçe tâbi tutulması, binlerce hayvanın ölümü, birçok hayvan türünün yok edilmesi; rant uğruna ekosistemin yok sayılması.

Hayvan haklarını gözetmek, yukarıda sıraladığımız şiddet biçimlerinin birer hak ihlâli olduğunu kabul etmeyi gerektirir. Komisyon üyelerinden beklentimiz, Türkiye’de hayvan haklarının geliştirilmesi için büyük bir fırsat olan komisyon raporunu yazarken hayvanlardan taraf olmalarıdır. 

Hayvanlara yönelik bu zulümler, hak gaspları devam ettiği sürece 4 Ekim’i kutlamıyoruz, yastayız! Hayvanların haklarını kabul etmek yerine onların haklarını esnetme çabaları karşısında üzgün ve her gün kaybettiğimiz onbinlerce hayvan nedeniyle yasta olduğumuzu bir kez daha bildiriyoruz. 

Toplumumuzu hayvanlara âdil davranmaya ve hayvan haklarına saygı göstermeye, TBMM Hayvan Hakları Araştırma Komisyonu’nu da hayvanların haklarını teslim etmeye çağırıyoruz.

İMZACILAR:

Başka Bir Hayat Diliyorum Derneği

Cinsel Şiddetle Mücadele Derneği

Deneye Hayır Derneği

Dört Ayaklı Şehir Topluluğu

Faytona Binme Atlar Ölüyor İnisiyatifi

Gaziantep Doğa ve Hayvan Dostları Derneği

Hayvan Hakları İzleme Komitesi (HAKİM)

Hayvan Hakları ve Etiği Derneği

Hayvanlara Adalet Derneği (HAD)

Hayvanları Koruma Derneği Manisa (HAKDEM)

Ortaca Hayvan Dostları Derneği (HAYDOS)

Yunuslara Özgürlük Platformu

info@cinselsiddetlemucadele.org – +90 542 585 39 90