Giriş, mekanizmayı anlatma, neden gönderdik?
9.2 Kuralı, Avrupa Komisyonu Bakanlar Komitesi’nin üye devletlere dair Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarının infazını denetleme sürecine Sivil Toplum Örgütlerinin doğrudan katılımını sağlayan bir uluslararası insan hakları izleme mekanizmasıdır. Bu sayede Sivil Toplum Örgütleri Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarının uygulanmasıyla ilgili uluslararası ve ulusal alanda savunuculuk yapabilmektedir.
Bu sebeple biz de Cinsel Şiddetle Mücadele Derneği olarak, cinsel şiddet alanında uluslararası savunuculuk yapmak adına cinsel istismar konusunda, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi tarafından Türkiye aleyhine ihlal kararı verilmiş G.U.ya Karşı Türkiye Davası”na hazırladığımız raporla başvuru yaptık. Başvurumuzun amacı ihlal kararı verilen konularda Türkiye’deki gelişmeleri aktarmak, benzer ihlallerin devam edip etmediğine ilişkin gerçekçi, tarafsız ve şeffaf bilgi sunmak oldu.
G.U.ya Karşı Türkiye Davası Nedir?
Davada başvuran, eski Türk Ceza Kanunu yürürlükteyken 2002 yılında bu kanunun 416. Maddesi- Reşit olmayanla cinsel ilişki suçu, 417. Maddesi bu suçun ağırlaştırıcı sebebi, 418. Maddenin 2. Fıkrası ise mağdurun psikolojik ya da fiziksel sağlığında bozulma meydana gelmesi halinde cezanın artırılması, 430. Maddesi ise reşit olmayan bir kişiyi kaçırma maddelerinden dolayı suça maruz kaldığını belirtmiştir. Başvuran, Türkiye’deki makamların bu suçları etkili bir şekilde soruşturmaması sebebiyle başvuru yapmıştır. Başvuran, devletin bu suçları soruşturup cezalandırma yükümlülüğünü yerine getirip getirmediğini sorgulamaktadır. Yeni Türk Ceza Kanunu’nda bu suçlara ilişkin düzenleme Türk Ceza Kanunu madde 103 ve 104’tür. Türkiye’de yürütülen yargılama sonucunda, başvuranın iddialarının doğru olmadığına karar verilmiştir. Ayrıca sanık hakkında olay tarihinden 4 yıl sonra alınan cinsel açıdan iktidarsız olduğuna ilişkin rapordan dolayı sanığın bu suçu işleyemeyeceği belirtilmiş ve sanık beraat etmiştir.
Başvuranın avukatı, ilgili rapora ilişkin yargılama sürecinde itiraz etmiş ve 4 yıllık sürenin cinsel kapasite açısından uzun ve değişken olduğuna dikkat çekmiştir. Dava toplamda 9 yıl sürmüştür. Başvurucunun avukatı davadaki ihlallerle ilgili Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne başvurmuş, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Türkiye Devletinin suça yönelik etkin soruşturma yürütmemesi sebebiyle ihlale sebebiyet verdiğine ilişkin karar vermiştir.
– Türkiye’deki durum
Türkiye’deki mevcut durum, raporumuzda detaylı şekilde yer verildiği üzere cinsel istismar konusunda hala giderilmemiş pek çok ihlalin olduğu gerçeğidir. Bu ihlallerin başında bu tür davalarda soruşturma aşamalarının eksiksiz ve etkin yürütülmemesi, faillerin cezasız kalması, aile içi cinsel istismarın görünmezliği, çocukların adalete erişiminin kısıtlılığı, çocukların bu tür davalarda ifadelerinin onları ikincil travmaya maruz bırakacak şekilde tekrar tekrar alınmasıdır.
– Ne bulduk?
G.U.ya Karşı Türkiye Davası”ndan yola çıkarak biz de 10 farklı cinsel istismar davasını takip eden avukatlarla mülakat yaparak dosyaları inceledik ve bilgi aldık. Türkiye’deki durumda da anlatıldığı üzere, ihlallerin giderilmediği ve sayılan başlıklarda hala devam ettiği saptandı. Dava dosyalarından görüldüğü üzere bazı dosyalarda suçun faili ceza almazken, suçla doğrudan ilişkisi olmayan kişilerin göstermelik cezalar aldığı, soruşturma süreçlerinin etkin yürütülmediği ve delillerin toplanmadığı, çocukların adalete erişimlerinin kısıtlı olduğu ortaya çıktı. Ayrıca cinsel istismar özelinde açılan Çocuk İzlem Merkezleri’nin her şehirde olmaması, bu merkezlerde çocukların yaşlarına uygun ifade alma usullerinin uygulanmasındaki eksikliklerin giderilmemesi ve kırılgan gruplar için adliye bünyelerinde açılan Adli Görüşme Odaları’nın kullanılmaması da başlıca ihlal konularından oldu. En önemli hususlardan birinin çocukların kişilik haklarına yönelik saygınlığın korunması adına talep edilen, duruşmaların gizliliğinin ise her davada uygulanmadığı saptandı.
Raporda neleri vurguladık, en önemli şey ne?
Raporda özellikle son yıllarda cinsel istismar özelinde kamu kuruluşlarının veri paylaşmadığını, şu anda mevcut kaç tane cinsel istismar davasının olup olmadığının bilinmediğini, veri eksikliğinin ise hala giderilmediğini vurguladık. Ayrıca bu zamana kadar yapılmış ve veri içeren raporlara raporumuzda yer verdik. Çocuklar için önleyici ve koruyucu mekanizmaların işletilmediğini, çocukların adalet sisteminde ihtiyaç duydukları desteğe erişemediklerini belirttik. Bulgularımız faillerin cezasız kalması, aile içi cinsel istismarın görünmediği, soruşturma dosyalarının etkin yürütülmediği, çocukların adalete erişiminin kısıtlı olması gibi alandaki mevcut ihlaller bağlamında tutarlı çıktı.