Skip to content Skip to footer

Şule Çet Cinayetinin Medyada Yer Alış Şekline Dair Eleştirilerimiz:

Ana akım medyanın toplumda şiddete dair algımızı şekillendirme ve  yönlendirmeye dair gücü var. Şule Çet cinayetinde medyada verilen bazı haber örneklerinde gördük ki medya tecavüz kültüründen beslenerek faillere gerekçe üreten, hayatını yitiren ve öldürülen kadınları, transları sorgulayan ve suçlayan, onlara rıza atayan dili üretmeye devam etti. Savunma avukatları öldürülen kadınların hayatlarını sorgularken medyanın yansıttığı bu dilden ve temsillerden güç aldı.

Dünyanın her yerinde adaleti temsil eden mahkemelerde faillerin uyguladıkları şiddet kadar, toplumda yarattıkları korku ve hedef aldıkları kitlede oluşturdukları hasarlara da ceza verilir. Medya cinsel şiddeti kendi haber diliyle yeniden ürettiği gerçeği ile artık yüzleşmeli ve bu sorumlulukla haber yapmalıdır.

1- Birçok haber başlığında Şule Çet’in şüpheli ölümü başlıklarda ilk andan itibaren “düşerek öldü”, “intihar” şeklinde yer aldı.

Soruyoruz: Nereden Biliyorsunuz? 

Medya toplumu yanıltmamalı ve teyit edilmemiş bilgileri başlığa çekmemelidir.

Haberde kullanacağımız tanımlamalar, suç niteliği savcılıktan öğrenildi ise savcılıktan, mahkemeden öğrenildi ise mahkemeden alınan doğru bilgi ile yapılmalı. Topluma doğru ve net bilgi aktarılmalıdır. İddialar gerçekmiş gibi yansıtılmamalıdır. Olaya magazinsel içerikler yüklenmemelidir. Türkiye’de şiddet ve istismar vakalarının üzerinin örtüldüğü göz önünde bulundurularak; ilk etapta teyitli gibi görülse de   kadınlara ve çocuklara yönelik tüm cinayet, istismar ve tecavüz olaylarında haber içeriklerinde şüphe ve soru işaretlerine mutlaka yer verilmelidir.


2- “Plaza’nın 20’nci katından … ” “Flaş gelişme”  – Tıkla daha fazlasını gör formatı – SABAH Gazetesi, 14.07.2018

Cinayet haberlerine atılan magazinsel başlıklar öldürülen yüzlerce genç kadının hayatlarının toplum nezdinde değersizleştirilmesine ve kadın cinayetlerinin münferit olduğu gibi yanlış bir algının oluşmasına hizmet etmektedir. Medya tıklanma sayısını arttırmak için şiddetin yeniden üretildiği bu başlık formatından artık vazgeçmelidir.

 

 


3- Medya “Rızası Vardı”  diyemez, toplumu rıza konusunda YÖNLENDİREMEZ!
 
Giysimiz, gülüşümüz, davranışımız, mesleğimiz, hangi saatte nerede olduğumuz cinsel saldırıya ONAY DEĞİLDİR!    
Posta gazetesinin yaptığı haberde fail ve Şule Çet’in yan yana gülümseyen fotoğrafının kullanılması ve haberde pek çok yerde içki içildiğinin vurgulanması , faili suç ile anılmaktan uzaklaştırarak  şiddetin bahanelendirilmesine yol açabilir. Kişinin içki içmesi, gülümsemesi tecavüze rıza gösterdiği anlamına gelmez! Bu mağduru suçlayan dil, kadınların yaptıkları seçimlerle cinayeti hak ettiği mesajını üstü kapalı olarak okuyucuya göndermekte ve kadınların haklarını ihlal eden bir algı oluşturmaktadır.

—-

4- “Lüks plaza” vurgusu ve kullanılan fotoğraflar: Lüks plazada dehşet!
“Doğum gününde Ankara’nın en lüks plazalarından birinin 20’nci katından düşerek hayatını kaybeden…” (Sabah Gazetesi)
 

Medya özellikle kadın ölümlerine şüpheyle yaklaşmalıdır. Çünkü bu ülkede kadın cinayetleri artarak devam etmekte  ve cinayetlerin bir kısmı da “intihar etti” denilerek yok sayılmaktadır.  Medyada takip ettiğimiz üzere intihar ya da şüpheli ölüm olarak yaklaşılan birçok kadın ölümünün cinayet olduğu ortaya çıkmıştır. Öldürülen, tecavüze uğrayan kadınların, transların medya eliyle suçlanmaması; medyanın sansasyon yaratarak gereksiz röntgenci bir hazza hizmet edecek detaylarla rating elde etmesinden daha önemlidir. Bu başlıklarla verilen mesajlar kadına yönelik ayrımcılığı derinleştirir ve kadınların bir yerlere giderek öldürülmeyi “hak ettikleri” mesajını topluma iletir. Bir kadının şüpheli ölümüyle ilgili verilecek bir haberde vurgulanması gereken noktalar, plaza, doğumgünü, günlük kiralık daire, lüks otel balkonu, lüks villa vb. değil;o kadının orada nasıl ve kim tarafından öldürüldüğüdür. Haberlerinizde cinayetleri meşrulaştırma çabası yerine gerçekleri araştırın!

Cinsel Şiddetle Mücadele Derneği – 12.02.2019
info@cinselsiddetlemucadele.org – +90 542 585 39 90