Skip to content Skip to footer
Bugün görülen “yavru kediye tecavüz” davasının ardından Cinsel Şiddetle Mücadele Derneği, Hayvan Hakları İzleme Komitesi (HAKİM)Hayvan Hakları ve Etiği Derneği ve Hayvanlara Adalet Derneği – HAD olarak, Çağlayan Adliyesi önünde düzenlediğimiz ortak basın açıklamasının tam metni:

BASINA VE KAMUOYUNA,
19.07.2018, Perşembe

18 Haziran 2018 günü, B.Ç. isimli şahıs, İstanbul Eyüp, Alibeyköy’de, bir yurttaşın koruması altındaki yavru bir kediye tecavüz etmiş; şahıs, yasalar nezdinde hayvanın “sahibi” olan yurttaşın şikâyeti üzerine önce gözaltına alınmış, daha sonra ise tutuklanmıştır. Sanık B.Ç’nin evinde yapılan incelemede, kan lekeli peçete ve minder bulunduğu polis tutanaklarında mevcuttur. İddianamede, şüpheli B.Ç’nin, işlediği fiil ile birden fazla farklı suçun oluşmasına sebebiyet vermesi nedeniyle bunlardan en ağır cezayı gerektiren suçtan cezalandırılması talep edilmiştir.

Biraz önce hep birlikte izlediğimiz davadaki suç, Türk Ceza Kanunu’nda her ne kadar “hayasızca hareketlerde bulunma”, “haksız yere sahipli bir hayvanı öldürme, işe yaramayacak hale getirme, değerini düşürme” olarak tanımlansa da bizlere göre, bir canlıya yapılan işkence, cinsel şiddet, tecavüz; yaşam hakkı ve beden dokunulmazlığı gibi birçok hakkın acımasızca gasbıdır. Dolayısıyla psikolojik, sosyolojik ve daha birçok açıdan üzerinde durulması gereken bir utanç olayıdır. Söz konusu olan canlının insan olmaması, sanığın uyguladığı haksız fiilin tecavüz olduğu gerçeğini değiştirmemektedir. Türkiye’de tecavüz edilen hayvanlar arasında ineklerin, koyunların, tavukların, ördeklerin, köpeklerin, atların ve daha birçok hayvanın olduğu da toplumun tüm kesimlerince bilinen ancak hasır altı edilen bir gerçekliktir. Tecavüzcü fail, eğer sokakta yaşayan bir hayvana tecavüz ediyorsa bunun cezası, 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu’na göre sadece 625 TL’dir. T.C. ulusal mevzuatı, bizler gibi yaşam hakkı ve beden dokunulmazlığı hakkı olan hayvanlara, eğer bir koruyucuları var ise sadece birer mal muamelesi yapmaya maalesef devam etmektedir.

Toplumun her kesiminde kendini gösteren cinsel şiddet, bir iktidar kurma aracı olarak devlet politikaları tarafından beslenmekte; erkekler, “iyi hâl indirimi” adı altında, tecavüze âdeta teşvik edilmektedir. Çok yakında tekrar gündeme gelecek olan Adalet Bakanlığı’nın tasarısında da hayvana tecavüze hapis cezası öngörülmemiştir. Tasarıya göre faillere verilmesi öngörülen ceza, sadece 2.000 TL idarî para cezasıdır. 24. yasama döneminde de başka bir tasarı, TBMM’nin ilgili ihtisas komisyonunda görüşülürken, hayvan tecavüzcülerinin hayvan edinmesini men etmek üzere komisyona verilen madde önergesi, ilgili bakanlıkların temsilcilerince “hukuksuz” bulunmuş ve milletvekillerince reddedilmiştir. Önergenin reddedilmesi, bürokrasinin ve parlamentonun erkek egemen tavrını bir kez daha bizlere göstermiştir.

Çok yakın bir geçmişte, çocuğa, engelliye, kadına tecavüz eden sanıkların beraat ve ceza indirimi aldıklarını, birçok davadan, mahkeme kararından biliyoruz. “Takım elbiseli tecavüzcü” adamlar hakkında beraat ve iyi hâl indirimi kararı verilmesi, tecavüzcü, eril zihniyetin yargı organları ile kuvvetlendirilmesi demektir.

Cinsel şiddetten hayatta kalan bireyin çocuk, kadın, LGBTİ+ ya da hayvan olmasının, tecavüzün arkasında yatan sebepler ve tecavüzü meşrulaştıran düşünceler nazarında hiçbir önemi ve farkı yoktur. Tüm hak ihlâllerinde, cinsel şiddet ve tecavüzde yaşanılan acı, travma, korku gibi tarifsiz duygular hemen hemen aynıdır.

Günümüzde artık şiddet, toplumun her alanında organize bir şekilde karşımıza çıkıyor. Salt kadınlık durumundan dolayı, yolda yürürken bile kadınların maruz bırakıldığı cinsel şiddet; LGBTİ+’lara yöneltilen nefret içerikli şiddet; yumurta ve süt üretim tesislerinde metalaştırılan hayvanlara uygulanan sistematik şiddet, “sunî tohumlama” adı altında hayvanlara uygulanan tecavüz, farklı insan topluluklarına yönelik linç ve nefret kültürü, ötekileştirilen, tecavüze uğrayan, varoluşu yok sayılan her canlının yaşadığı şiddet, bugün yalnızca fail olan erkeklerin değil, her birimizin toplumsal ilişki biçimleri olarak hayatlarımıza sirayet ediyor.

Toplumun bir yansıması olan medyanın da ayrımcı, türcü, cinsiyetçi, homofobik, transfobik dilini bir an önce değiştirmesi ve hak temelli, sorumlu habercilik anlayışını benimsemesi gerektiğini bir kere daha hatırlatıyoruz.

Tecavüzcüler sapık, hasta veya iradeleri olmayan insanlar değildir! Kendi zevki veya çıkarı için başka bir canlı üzerinde tahakküm kurma ve cezalandırma hakkını kendinde gören ve bu hakkı sistematik olarak kullanan insanlardır. “Bunu yapan insan olamaz” demeyin; evet, insandır onlar! Davaya konu olan suç bireysel bir hastalık değil, toplum tarafından kabul görmüş cinselleştirilmiş şiddettir! Cinsellik sadece bir kılıftır; faillerin amacı “erkek”liğini kanıtlamak, iktidarını sağlama almaktır. Çözüm ise idam ya da hadım değil; erkek adaleti değil, gerçek adaleti sağlayacak şekilde, yasal düzenlemelerin hayata geçirilmesi ve cinsel şiddeti ortadan kaldıracak koruyucu-önleyici çalışmalarla toplumsal dönüşüm süreçlerinin ivedi bir şekilde başlatılmasıdır.

Hiçbir canlının bir diğerinin bedeni üzerinde iktidar sahibi olamayacağını, birinin bir başkasının malı olamayacağını ısrarla vurguluyoruz. Toplumumuzda her daim var olan cinsel şiddet karşısında, sanki yeni bir olgu ve suçmuş gibi ısrarla alevlendirilmeye çalışılan idam tartışmalarını da oldukça tehlikeli ve çözümden uzak buluyor, hiçbir dönüştürücü etkisi ve geri dönüşü olmayan bu tip infazların, toplumu ve devleti çok daha tehlikeli yerlere taşıyacağını ifade ediyoruz.

Bu tecavüz davası vesilesi ile cinsel şiddete maruz bırakılanların sesini boğmaya çalışan bu hukuk sistemi ve erkek egemen sisteme boyun eğmemekte kararlı olduğumuzu, tecavüzcüler gerçek adalet karşısında cezalandırılana dek mücadeleden vazgeçmeyeceğimizi belirtmek istiyoruz.

Hayvana yönelik cinsel şiddet, yasalarda geçtiği gibi “cinsel ilişki” ya da “cinsel davranış” değildir; suçtur! Yıllardır yetkililere ilettiğimiz talep ise nettir: Hayvana tecavüz ve işkence, mevzuatta açık bir şekilde suç olarak tanımlanmalı; cezada ertelemeye gidilememesi için, cezanın alt limiti 3 yıl olarak belirlenmelidir.

Tecavüzü her defasında aklama eğiliminde olan bu şiddet ve cinnet sarmalında yaşamaya mecbur değiliz! Diğer cinsel şiddet davalarının takipçisi olduğumuz gibi, bu davanın da sonuna kadar takipçisi olacağımızı kamuoyuna duyuruyoruz.

İKİYÜZLÜ, TÜRCÜ, ERKEK ADALET DEĞİL,
GERÇEK ADALET İSTİYORUZ!

İMZACILAR:

Cinsel Şiddetle Mücadele Derneği
Hayvan Hakları İzleme Komitesi (HAKİM)
Hayvan Hakları ve Etiği Derneği
Hayvanlara Adalet Derneği (HAD)

info@cinselsiddetlemucadele.org – +90 542 585 39 90